Askerde okuma fırsatı bulduğum Steve Jobs’un biyografi kitabındaki;
“Yani ölümden sonra bir şeylerin sürdüğüne, en azından bilincin sürdüğüne inanmayı cidden istiyorum. Çok uzun süre sessiz kaldı. “Ama öte yandan, belki de açma kapama düğmesi gibidir,” dedi. “Tık diye gidiveriyorsundur.” Sonra tekrar duraksayıp hafifçe gülümsedi. “Belki de bu yüzden Apple cihazlarına açma kapama düğmeleri koymaktan hoşlanmadım hiç.”
Son cümlelerinde kullanılabilirlik konusunda (Felsefi kısmını bir kenara bırakırsak) ders niteliğinde cümlelerle bitirmiş. Günümüzde tasarlanan tv ve monitorlere bakacak olursak açma/kapama düğmelerinin ön yüzünde ve/veya sağ alt köşede olduğunu görüyoruz. Kullanıcı açısından ilk bakıldığında tasarımın geçmişini de göz önünde bulundurarak en uygun yerin sağ alt köşe olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak bir tasarımın, işlevin kullanılabilirliği sadece elimizi uzattığımız zaman hemen ulaşabileceğimiz yer, hemen göreceğimiz yerde olması mıdır?
Bir monitor veya tv açık konumda iken ve ekranında görüntüler hareket etmeye devam ederken kullanıcının gözüne her saniye, “ben şu an çalışıyorum, bak ben açığım, bak yeşil ışığım yanıyor.. açığım” diye bağıran düğmenin kullanılabilirlik ile alakasının olmadığını Steve Jobs herkesten önce anlamış olacak ki iMac’lerde açma/kapama düğmesini ekranın sol arka köşesine konumlandırmış.
Kullanıcıya “Tık diye gidiveriyor” hissini film izlerken veya bir şey ile ilgilenirken sürekli olarak hatırlatmamanın gerektiğini bize tasarımıyla anlatmaya çalışmış…